Bilge Kültür Sanat İlkçağ Felsefesi Tarihi

(Tanıtım Bülteninden)
Çok fazla ayrıntıya girmeden ve anlaşılır bir üslupla oluşturduğumuz bu kitabın her yaştaki öğrenme meraklısına faydalı olacağı kanaatindeyiz.
Bunu dikkate alarak hem felsefeyi sevdirmek, hem de okunur bir hale getirmek için bu çalışmayı hazırladık.
Çünkü düşüncenin geçmişi, geleceği planlamada vazgeçilmezdir.
Bütün bu felsefelerin başlangıcında ise İlkçağ felsefesi bulunmaktadır.
Bu gerçeklik günümüzde daha iyi fark edildiği için biyoloji felsefesi, ahlak felsefesi, tıp felsefesi, matematik felsefesi, kültür felsefesi gibi özel felsefi alanlar ortaya çıkmıştır.
Daha doğrusu felsefeyle desteklenen bilimler güçlü olmakta, bu desteği reddeden veya bu destekten mahrum kalanlar gelişememektedir.
Öte yandan ister sosyal bilimler, ister fen bilimleri olsun her tür bilginin temelinde felsefe kendini göstermektedir.
İnsanların felsefeden uzaklaşıp, onun uzak durulması gereken bir alan olduğu anlayışını benimsedikleri dönemlerde ise medeniyet, bilim ve teknoloji sekteye uğramıştır.
Kültür tarihinin derinliklerinde felsefeye geniş yer ayrıldığı zamanlarda güçlü medeniyetler kurulmuştur.
Bu nedenle aklın üretimi olan felsefeden uzak kalmak medeniyetleri geri bıraktığı gibi, her alanın bir felsefesini oluşturabilen medeniyetler, bu üretimlerden kendilerinin tercih ettikleri anlayışlar doğrultusunda gelişme göstermişlerdir.
Zihin faaliyeti ise, hangi konuda olursa olsun bir tür felsefedir.
Bütün alanlarda üretim önce zihinde başlar.
Bir yanı geride bir yanı ileride olmak üzere X alanında geri kalmış Y alanında ilerlemiş bir medeniyetten söz edilemez.
Çünkü bir medeniyetin geri kalması ya da gelişmesi bütünlük arz eder.
Bu, bilimler konusunda parçacı yaklaşımı benimsemiş olan bugünkü anlayış açısından çok değerli bir ilke gibi görünmese de konu bütüncül yaklaşımla ele alındığında doğru bir bakış açısıdır.
Öteden beri felsefe, bilimlerin çatısı olmaya layık görülmüş bir alan olmuştur.